ŞİŞLİ’DE CAN PAZARI

ŞİŞLİ’DE CAN PAZARI

Tam olarak hatırlamıyorum ama galiba 1998 yılıydı. Şişli’de yaşıyorum. Yaklaşık bir haftadır sokağımızda yoğun bir çalışma var. Yoldaki asfalt kaplama sökülüyor, yeniden yapılacak. Kepçeler kazıyor, kamyonlar gelip gidiyor. Ortalık toz duman içinde.

Yoldaki eski asfaltı kazıyan kepçe sanıyorum ki operatörün bir anlık dikkatsizliği sonucunda tüm sokağı besleyen ana su borusunu patlattı. Öyle böyle değil, yukarı doğru neredeyse apartman boyunda su fışkırıyor. Ama asıl sorun aynı basınçlı suyun kanalizasyon giderine de ters yönde giriş yapması. Kazanın olduğu yere yakın birkaç binanın bodrum katını su bastı. Temiz su da değil, tuvaletlerden evin tavanına doğru basınçlı bir şekilde fışkıran pis su.

Patlayan borunun tam karşısındaki apartmanın bodrum katında şahsen tanımadığım bir aile yaşıyordu. Daha taşınalı bir yıl bile olmamıştı. Anne, baba ve iki yaşlarında bir çocuk. Dışarıdan baktığımızda evin içindeki suyun hızla yükseldiğini gördük. Neredeyse bellerine kadar gelmişti, yükselmeye de devam ediyordu. Kapıdan çıkmalarına imkan yok, tek çıkış yolu yol hizasındaki pencere. Ancak orada da sabit bir parmaklık var. Su gittikçe yükseliyor, göğüs hizalarına kadar gelmiş durumda. Bir şeyler yapmak lazım yoksa bir aile Şişli’nin göbeğinde boğularak can verecek.

Komşulardan bazıları, büyük çekiç ve balyoz cinsi kırıcı aletler getirdiler. Hep birlikte pencere önündeki parmaklıkları kırmaya çalışıyoruz. Zaman daralıyor, su yükseliyor. 10 dakikalık bir çabadan sonra parmaklıkları sökmeyi başardık. Ben hemen iki yaşındaki çocuğu babasının elinden aldım. Anne ve baba ise kollarından yukarı doğru çekilerek kurtarıldı. Ev ise artık kullanılamaz durumda.

Ne gariptir ki mahalle halkının çabaları sayesinde bir aile Şişli’nin göbeğinde boğularak hayatını kaybedecekken son anda kurtarıldı. Öyle okyanusta, denizde, derede değil, Şişli’de...