ÖĞLE YEMEĞİ

ÖĞLE YEMEĞİ

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ilk senem. Hazırlık sınıfındayım, okulu tanımaya çalışıyorum. O zamanlar şimdiki gibi ortada öğrencilerin yayıldığı çimenlik bir alan yok, bölge bölge su ve çamur birikintilerinin olduğu bir futbol sahası var. Rektörlük binası kütüphane, birinci erkek yurdunun altında şimdi “study” olarak adlandırılan yer yemekhane, orta kantin ise orta kantin!

O sonbahar müthiş bir balık bolluğu vardı. Tezgahlarda koca koca lüferler neredeyse bir simit parasına satılıyordu.

Bir gün öğle saatlerinde öğle yemeği için birinci erkek yurduna doğru yürümeye başladım. Her zaman boş olan yurt kapısında inanılmaz bir kuyruk. Yurt kapısında başlayan kuyruk, İdari Bilimler binasına doğru gidiyor, oradan Kırmızı Salon önüne kadar uzanıyordu. Öğrendik ki yemekte “adam başı bir lüfer ve salata” var. Balık bolluğundan üniversitemiz de nasibini almış.

Yarım saat kadar bekledikten sonra içeri girebildim ve tepsimi aldım. Söylenenler doğruydu. İrice bir ızgara lüfer ve mevsim salatası.

Eminim ki tepsisini alan her öğrenci aklından “Ah bir duble de rakı olsa” diye geçiriyordu. Bazı öğrencilerin tekrar sıraya girip 2 lüfer yediklerini bile gördüm.

O seneden sonra bir daha böyle bir balık bolluğu görülmedi...